Bugün 27 Aralık... Zafer Anıtının önünde buluştuk. Böylesine anlamlı bir güne yaraşır güzel bir yürüyüş için heyecanla anıtın altında toplanıyoruz. Şuan hava -6 derece civarında. Yoğun kar yağışından dolayı birgün önce kar tatili olan Ankara iyice buza kesmiş, yollar hala kar altındayken bu sabah erken saatlerde hava -13 dereceydi.
Akşam velilerin büyük çoğunluğu (17 öğrenciden 13'nün anne-babası) olumsuz hava koşullarına rağmen ertesi sabah için planladığımız 2.yürüyüşümüze tam destek verince zaten maceraya atılmak için çok hevesli olan Adım Ankara Adım Adım Ankara proje ekibi yola koyulduk.
Anıtın altında müzik öğretmenimiz Pelin hanımın bestesini yapıp sözünü yazdığı proje marşımızı söyleyip video kaydına başlandığında halkın büyük ilgisiyle karşılaştık. Bir amca ne yaptığımızı sorduğunda "yürüyerek Eski Ankara'yı çocukların gezmesi için buradayız" dedim. Amca çok şaşkın "niye ki?" diye sordu, "çünkü yaşadıkları şehri Ankara'yı tanımıyorlar" diye cevap verdiğimde yüzündeki şaşkınlık hala gitmemişti 😅
Saat 11.00 da Roma Hamamı'na doğru yürümeye başladık. Öğrenciler eşleriyle ve sorumlu öğretmenleriyle yürümeye başladığında ardcı ve öncü eşler yer değiştirerek devam ettiler. Eymir Gölü yürüyüşünün öncüleri bu yürüyüşte ardcı olmuşlardı. Bir sonraki yürüyüş olan Tarihi Ankara/Ulus-2 (17 Ocak 2019 perşembe günü) etkinliğinde yancı olan kalabalık eşler öncü ve ardcı olurken diğerleri yancı olmak üzere ortada yerlerini alacaklar.
Roma Hamamında daha önce yazıştığımız için geleceğimizden habaerdar olan müze görevlileri nasıl bir güzellikle karşılaşacağımızı söylemeyi unuttular. Yukarı çıktığımızda, belki en az 10 defa gördüğüm tarihi mekan bu defa büyüleyici bir kar manzarasıyla karşıladı bizi. Güneş ışıl ışıl karlara vururken Ankara daha mı bir güzelleşti ne :)
Çocuklar gibi şen olan proje ekibini Roma Hamamından ayırmak zor oldu doğrusu. Julien Sütünuna vardığımızda trajikomik bir olay gerçekleşti ve tam valiliğin önünde bir öğrencimizin buz tutmuş kaldırımda ayağı kaydı. Düşününce Ankara Valiliğinin önünün bile kardan buzdan temizlenmemiş olması bu yürüyüşümüzün ne derece doğal (!) koşullar altında geçtiğini gösterecektir :)
Hacı Bayram-ı Veli camisine geldiğimizde diğer mekanlarda ve önemli anıtlarda tarihi ve coğrafi önemini anlatan tarih öğretmenimiz Kenan bey ve Coğrafya öğretmenimiz Fahriye hanım bulunduğumuz ortamla ilgili hayatın içinden bilgiler verdiler. Bu projenin önemli amaçlarından biri "Bilgiyi günlük hayata transfer edebilmek" olduğu için bu bilgilerin daha kalıcı olmasını umuyoruz. Resim öğretmenimiz Rezan hanımın tasarımı olan logolarla dolu pankartımız çok güzel durmuyor mu?
Buradan bakınca Hisar bayağı uzak duruyor ya hayırlısı:)
Hisar caddesi üzerinden yürüyerek Hisar Kasrı merdivenlerinden Kale'ye tırmandık. Anadolu Medeniyetleri müzesinin önündeki parka bayıldık.
Özellikle kar yağdığında görülmesi gereken parklardan biri olduğunu düşünüyorum. Bu yürüyüşte ben niye daha çok ardcı kaldığımı anlamadım lakin en son parka giren kişi olduğumda çocukların ağaçlardan salladıkları karların altındaki eğlencelerine tanık olmak "niye hiç yorgun hissetmediğimi" bir kez daha hatırlattı bana.
Diğer taraftan da midelerinin gurultusunu duymak daha eğlenceliydi. Parktan çıktığımızda kardan insanlara dönmüş kafalarımızı sallamamız hiçbir işe yaramamıştı. Sadece kafalarımız biraz güzel mi oldu ne :)
Saat kulesi ve burçalar bizi bekliyor haydi ama çocuklar! Daha Sadık Usta'ya verilmiş sözümüzü tutup mideleri şenlendireceğiz :)
"We 💗 Kebap"
" Kebap bizi tüm kötülüklerden korur hocam"
diyen bu çocuklar bir harika
Kale'yi daha önce hiç görmemiş bu kadar çocuğumuz olacağını ben bile düşünmemiştim. Mutlu görünüyorlar. Fotoğraf çektirmek ve çekmek bir ritüelimiz artık. Çoğunlukla hayatla barışık oldukları hissedilen bu gençlerden çok azı fotoğraf çektirmekten hoşlanmıyor... saygımız sonsuz...
Öğretmenlerimiz de iyi acıktılar, umarım Cağ kebabı beğenirler. Çocukların beğendiğinden şüphem yok zira bütün masayı nerdeyse silip süpürdüler :) Eh karnımız doyduğuna göre gözümüzü doyurmaya devam edelim ve çocuklarımızı daha fazla geç kalmadan varış yerimiz olan başlama noktamıza geri dönelim.
8500 adım atmışız, kar ve buzlarla kaplı kaldırımları düşününce hiçbir terslik olmadan 3,5 saat fiilen yürümüş olmamız büyük başarı... Öğrencilerimiz hiç bizi üzmediler, hep mutlu ve heyecanlı gözüktüler. Eğlenecek ortamlarda fırsatı hiç kaçırmadılar. Yarın okulda sınavlarının olduğunu düşününce kaygılı olup olmadıklarını merak ettim; cevap "sınav işi bizde merak etme patron" oldu :)
Öyleyse bu çocuklarla, değil Adım Ankara Adım Adım Ankara, giderim bir uçtan bir uca "Adım Türkiye Adım Adım Türkiye"
3. yürüyüşümüz olacak Tarihi Ankara-2 için 17 Ocak 2019 da, seneye görüşmek üzere 😆